02 Kasım, 2007
Dinamik şiir yaşayan bir şeydir // PATİKA DERGİSİ // OCAK ŞUBAT MART 2007
“Kimse aramaz seni-
sen de
kimseyi ararsın işte…”
Oruç Arıoba-Ne ki hiç
Öncelikle son zamanlarda sıklıkla kullandığım “genç şiir” kavramının, fazla eleştirildiğini gördüm. Şiirin genci yaşlısı olur mu diye. Bu yüzden bu konuyu açıklamak istedim. Elbette şiirin genci yaşlısı, çok genci, çok yaşlısı olur. Günümüz edebiyatının üstüne çıkmak için çaba sarf eden, günümüz şiirini yenilikçi bir solukla dillendiren ve ivme kazandıran her şiir genç şiirdir. Burada genç şiirden kasıt, toplumsal reflekslerini geliştirmiş, temiz oksijen içeren, bu sayede şiire farklı ve sağlıklı anlamlar yükleyebilen, işlenmişi işlemeyen, soluğu uzun, imgesi ve belleklerde bırakacağı iz derin olan şiirdir. Anlam örgüsünü geliştirmiş, ses bütünlüğünü kurmuş, sözcüğü şiirin atası kabul edip hareket eden bir şiir anlayışıdır.
İlhan Berk şöyle diyor: “Sözcükler yerlerinden oynatılıp dünya yolculuklarına başladıklarında yarış atlarına dönerler, her yeri, her şeyi talan ederler……….Böyle nice şey de kimliklerine daha bir kavuşur, daha bir kendi olur. Sözcükler bu yolculuğun sonunda hem büyümüşler, hem de zenginleşmişlerdir.” Dinamik şiir her şeyden önce sözcüğü alır, sözcüğün doğurganlığını sonuna kadar bir sarraf hassasiyetiyle işler. Çünkü sözcük denilen şey dışarıdan bakıldığı kadarıyla dar ve kısır bir anlam örgüsü değildir. Sözcük ele alındıkça ve bir şairin içsel dünyasında dönendikçe kendine yeni kalıplar ve uzun soluklu çağrışımlar bulur. Aslında tüm bu saydıklarım, benim kendi şiirimi tanımlamak için üzerinde çalıştığım“dinamik şiirin” yapı taşlarıdır.
Şimdi herkes tüm bunlar uzun zamandır zaten söylenmekte diyecek. Bende onlara cevaben orman hayali kurmaktansa bir adette olsa fide dikmeyi, ayna hayali kurmaktansa bir ağacın altında birikiş bir avuç suda kendini görmeyi önereceğim. İlk adım her şeydir. Bugün bir çam ormanın temeli bir çam ağacıyla atılır. Ben ağaçlandırma bölgesi olarak Türk şiirini hedef aldım kendime. Geleneği topraktır. Bolca havalandırılması gerekir. Ve belleme çalışmalarından sonra her genç şairin fidelerini dikmeye başladıklarını görüyorum. Burada her şairin zaman içerisinde kendine ait bir ormanı olacak. Zamana direnmesini bilen, dayanıklı bir altyapı atmış, genetik olarak doğru ağaç cinsi seçmiş, doğa koşullarına adapte olabilen ve engellere karşı direnebilen, zaman içerisinde gerekli besin kaynaklarını topraktan/gelenekten sağlıklı alabilen ve gerekli çevresel şartları sağlayabilen! Şairin fideleri orman olma yolunda yürüyecektir. Burada dinamik şiirin temeli çam ormanlarına dayanmaktır. Şiirde en üst düzeyde direnç ve duyarlılık göstermek, imge unsurunu şiirin inşasında eksik etmemektir.
Dinamik şiir temeline sürekli yenilikçiliği ve şiir dilinde özgünlüğü alır. Burada söylenmek istenen şairin çok dallılığı ve çok dilliliğidir. Üslubun tek olması ve aynı çizginin sürdürülmesi dinamik şiir için bir kısır döngüdür. Burada amaç aynı çizginin koyulaştırılması değil, farklı açılarda ve yönlerde birçok çizgi çizebilmek ve bu çizgileri derin tutarlılık çerçevesinde sürebilmektir.
Cesara Pavese’nin dediği gibi “Şair olarak sanatımda bir kör nokta, istemediğim, ama bir türlü de yok edemediğim, elle tutulur bir sınırlılık var. Gerçekten nesnel bir tortu mu bu, yoksa kanıma karışmış vazgeçilmez bir şey mi?” burada Pavese’nin sorduğu soruya cevap “dinamik şiir” dir. Zira temelindeki değişkenlik, zenginlik önce şiirdeki ve şairdeki tortuyu ortadan kaldırır, sonra var olan sınırı genişletme çabasına girer. Çünkü sınır insanın var oluşundan gelir. Sınır kavramanı kabullenmemek gibi bir şey söz konusu değildir. Ancak sınırları genişletmek dinamik şiirin elindedir. Bu da şiirde ve şairdeki çok seslilik ve çok üslupluluk ile mümkün olacaktır. Kısaca aynı bedeni aynı kanın gezmesi yine aynı aynılığı ortaya çıkaracaktır. Farklı kanın gezmesi olağanüstülüğü getirebileceği gibi öldürücü bir etki de yaratabilir.
Bir bahçe hep aynı kalmamalıdır. Geçen bahar begonvilse bu bahar çitlembik açmalıdır. Şimdi buna iklim ve toprak müsaade eder mi diyeceksiniz. Burada Pavese’nin yine şu sözleri cevap olabilir: “Şiirin başlıca temeli, daha şiir başlamadan şairin imgeleme yetisinde tohum olarak yaşayan o duygudaşlık bağlarının, o biyolojik saplantıların önemini bilinçaltı bir duyarlıkla sezmektir”. Dinamik şiirin dinamizmini tetikleyen de budur işte. Bir tarla pamuk ve pirinçten sonra, tütün de verebilmelidir. Dinamik şiirin temel ilkesi çeşitliliktir. Anlamda, kavramlarda, dilde, şiir yapısında, imge örgüsünde, seste çok çeşitliliktir. Dinamik şiir yaşayan bir şeydir.
Şimdi dinamik şiirin şiirden çok şey istediğini düşünebilirsiniz. Ya da her şairin kendi üslubu çerçevesinde eskimesinin ne gibi sakıncası var diyebilirsiniz. Ancak her insan gibi sizde eskiyen bir çerçeveye yeni bir resmi koymanın zorluğunu yaşayacaksınızdır. Burada temel prensip şiirden çok şey beklemektir. Genç şiir dinamik olmalıdır. Akmasını ve nereye akması gerektiğini iyi bilmelidir. Benim şiire yaklaşımım ve dinamik şiirde oluşturmak istediğim temel, Pavese’in dünyaya yaklaşımı gibidir: “Dünyadan bir şey istemekten vazgeç, sana ne yapacağını bilemeyeceğin kadar çok şey verecektir dünya”. Dinamik şiirde birden çok şey vermek için yazılmaktadır. Tekrardan kaçar, sonlanması gereken her şeye yeni bir nokta koyar. Başka girizgâhlar edinir kendine. Aynı biçemin farklı bir tonunda hatta çok farklı bir renginde. Çünkü şiir aramaktır. Aradığını bulamamaktır. Yeniden aramaktır. Şairin ömrü yollarda geçer. Acı, hüzün ve keder üçgeninde molalar verip, yoluna devam eder.
Benim kendi adıma söylediğim genç şair genç şiir yazabiliyor mu? Da ki beklenti, genç şiirin dinamizmidir. Yazılabildiği iddiasıdır. Eskiyenleri atmak ya da yamalamak değildir amaç. Yenisini dikebilmeyi bilmektir. Farklı formlarda ve modellerde her insanın ruhuna oturabilecek şiir beklentisidir. Her rengi kullanmayı bilmektir. Renkler arası geçişleri ve renkleri karıştırarak yeni yapıları elde etmeyi becerebilmektir. Amaç toplumun doygunluğu değildir. Ama beslenme ve şiirdeki çıkış noktası hayat ve toplumsa, toplumun şiirsel açlığına yanıt bulmasını bilmek gerekmektedir. Bir şair gökkuşağındaki tüm renkleri bünyesinde barındırabilir. Çok çeşitlilikteki kasıt şairin şiirini tüketmemesidir. Dinamik şiir geleceğe kalmak için çabalar. Bünyesinde hep bir soru işareti barındırır. Bir çözümsüzlük ve bir çıkışsızlık içerir. Dil ve anlamda hep yeni olanı dener. Çünkü var olanı tekrarlamak ve tekrar olanı var etmeye çalışmak, değişik formlarda sunmak günlük edebiyatın beklentilerini karşılayabilir. Şiir şairinin geleceğe bırakacağı en büyük yengi olmalıdır.
Bunun için yazdığı şiir tümüyle kendini ele vermemelidir. Aksi taktirde okuyucu karşısında yenik düşecektir. Ancak şiir yenilmez. Buradan kasıt şiirde kapalılık değildir. Aksine şiirde açıklıktır. Ancak çok anlamlılığın ve çok çeşitliliğin getireceği farklılıklar şiirin çözümlenmesini hep erteleyecektir. Şiir duru olmalıdır. Ancak anlam, okudukça yeni bir girdaba meyil vermelidir. Çünkü her anafor yeni bir kimliğin şekillenmesi olacaktır şiirin bünyesinde. Bakınız Nietzsche ne diyor: “Şair olarak, bilmece çözücüsü olarak ve rastlantının kurtarıcısı olarak size geleceğe çalışmanızı ve mevcut olmuş olan her şeyi yaratarak selâmete ulaşmanızı öğretiyoruz.”
Dinamik şiir buluş öğesini şiir ve sözcük temelinde çok önemser. Şiire sürekli bir katkı ve sürekli bir çağrışımlar bombardımanı sağlamayı ilke edinir. Anlam örgüsünü, bütünlük yetisini ve imge tütsüsünü şiirde yakmayı unutmadan, en ince zekayı işlemeye gayret eder. Bu yüzden geniş bir perspektifi olan ve üzerinde çalışıldıkça kendini ele veren bir şiir ortaya koymaya çalışır.
Duyargaları sonuna kadar açılmış, toplumsal izlekleri içinde barındırmaktan korkmaz. Bir ressamın doğanının renklerini hassasiyetle işleyişini, bir heykel traşın her darbede yeni bir buluşa çığır açışını, bir sanatçının sesini çok çeşitli kullanışını, bir bahçıvanın gülü yeniden var etmek için budayışını kendine izlek edinir.
Sözünü İlhan Berk’in “Şiir duvarcının elinden düşürdüğü tuğlanın yere düşmesinde değildir/ havada asılı kalmasındadır” dizelerindeki yalvaçlığıyla, dinamik şiirde de neyi aradığını vurgulamak ister.
sen de
kimseyi ararsın işte…”
Oruç Arıoba-Ne ki hiç
Öncelikle son zamanlarda sıklıkla kullandığım “genç şiir” kavramının, fazla eleştirildiğini gördüm. Şiirin genci yaşlısı olur mu diye. Bu yüzden bu konuyu açıklamak istedim. Elbette şiirin genci yaşlısı, çok genci, çok yaşlısı olur. Günümüz edebiyatının üstüne çıkmak için çaba sarf eden, günümüz şiirini yenilikçi bir solukla dillendiren ve ivme kazandıran her şiir genç şiirdir. Burada genç şiirden kasıt, toplumsal reflekslerini geliştirmiş, temiz oksijen içeren, bu sayede şiire farklı ve sağlıklı anlamlar yükleyebilen, işlenmişi işlemeyen, soluğu uzun, imgesi ve belleklerde bırakacağı iz derin olan şiirdir. Anlam örgüsünü geliştirmiş, ses bütünlüğünü kurmuş, sözcüğü şiirin atası kabul edip hareket eden bir şiir anlayışıdır.
İlhan Berk şöyle diyor: “Sözcükler yerlerinden oynatılıp dünya yolculuklarına başladıklarında yarış atlarına dönerler, her yeri, her şeyi talan ederler……….Böyle nice şey de kimliklerine daha bir kavuşur, daha bir kendi olur. Sözcükler bu yolculuğun sonunda hem büyümüşler, hem de zenginleşmişlerdir.” Dinamik şiir her şeyden önce sözcüğü alır, sözcüğün doğurganlığını sonuna kadar bir sarraf hassasiyetiyle işler. Çünkü sözcük denilen şey dışarıdan bakıldığı kadarıyla dar ve kısır bir anlam örgüsü değildir. Sözcük ele alındıkça ve bir şairin içsel dünyasında dönendikçe kendine yeni kalıplar ve uzun soluklu çağrışımlar bulur. Aslında tüm bu saydıklarım, benim kendi şiirimi tanımlamak için üzerinde çalıştığım“dinamik şiirin” yapı taşlarıdır.
Şimdi herkes tüm bunlar uzun zamandır zaten söylenmekte diyecek. Bende onlara cevaben orman hayali kurmaktansa bir adette olsa fide dikmeyi, ayna hayali kurmaktansa bir ağacın altında birikiş bir avuç suda kendini görmeyi önereceğim. İlk adım her şeydir. Bugün bir çam ormanın temeli bir çam ağacıyla atılır. Ben ağaçlandırma bölgesi olarak Türk şiirini hedef aldım kendime. Geleneği topraktır. Bolca havalandırılması gerekir. Ve belleme çalışmalarından sonra her genç şairin fidelerini dikmeye başladıklarını görüyorum. Burada her şairin zaman içerisinde kendine ait bir ormanı olacak. Zamana direnmesini bilen, dayanıklı bir altyapı atmış, genetik olarak doğru ağaç cinsi seçmiş, doğa koşullarına adapte olabilen ve engellere karşı direnebilen, zaman içerisinde gerekli besin kaynaklarını topraktan/gelenekten sağlıklı alabilen ve gerekli çevresel şartları sağlayabilen! Şairin fideleri orman olma yolunda yürüyecektir. Burada dinamik şiirin temeli çam ormanlarına dayanmaktır. Şiirde en üst düzeyde direnç ve duyarlılık göstermek, imge unsurunu şiirin inşasında eksik etmemektir.
Dinamik şiir temeline sürekli yenilikçiliği ve şiir dilinde özgünlüğü alır. Burada söylenmek istenen şairin çok dallılığı ve çok dilliliğidir. Üslubun tek olması ve aynı çizginin sürdürülmesi dinamik şiir için bir kısır döngüdür. Burada amaç aynı çizginin koyulaştırılması değil, farklı açılarda ve yönlerde birçok çizgi çizebilmek ve bu çizgileri derin tutarlılık çerçevesinde sürebilmektir.
Cesara Pavese’nin dediği gibi “Şair olarak sanatımda bir kör nokta, istemediğim, ama bir türlü de yok edemediğim, elle tutulur bir sınırlılık var. Gerçekten nesnel bir tortu mu bu, yoksa kanıma karışmış vazgeçilmez bir şey mi?” burada Pavese’nin sorduğu soruya cevap “dinamik şiir” dir. Zira temelindeki değişkenlik, zenginlik önce şiirdeki ve şairdeki tortuyu ortadan kaldırır, sonra var olan sınırı genişletme çabasına girer. Çünkü sınır insanın var oluşundan gelir. Sınır kavramanı kabullenmemek gibi bir şey söz konusu değildir. Ancak sınırları genişletmek dinamik şiirin elindedir. Bu da şiirde ve şairdeki çok seslilik ve çok üslupluluk ile mümkün olacaktır. Kısaca aynı bedeni aynı kanın gezmesi yine aynı aynılığı ortaya çıkaracaktır. Farklı kanın gezmesi olağanüstülüğü getirebileceği gibi öldürücü bir etki de yaratabilir.
Bir bahçe hep aynı kalmamalıdır. Geçen bahar begonvilse bu bahar çitlembik açmalıdır. Şimdi buna iklim ve toprak müsaade eder mi diyeceksiniz. Burada Pavese’nin yine şu sözleri cevap olabilir: “Şiirin başlıca temeli, daha şiir başlamadan şairin imgeleme yetisinde tohum olarak yaşayan o duygudaşlık bağlarının, o biyolojik saplantıların önemini bilinçaltı bir duyarlıkla sezmektir”. Dinamik şiirin dinamizmini tetikleyen de budur işte. Bir tarla pamuk ve pirinçten sonra, tütün de verebilmelidir. Dinamik şiirin temel ilkesi çeşitliliktir. Anlamda, kavramlarda, dilde, şiir yapısında, imge örgüsünde, seste çok çeşitliliktir. Dinamik şiir yaşayan bir şeydir.
Şimdi dinamik şiirin şiirden çok şey istediğini düşünebilirsiniz. Ya da her şairin kendi üslubu çerçevesinde eskimesinin ne gibi sakıncası var diyebilirsiniz. Ancak her insan gibi sizde eskiyen bir çerçeveye yeni bir resmi koymanın zorluğunu yaşayacaksınızdır. Burada temel prensip şiirden çok şey beklemektir. Genç şiir dinamik olmalıdır. Akmasını ve nereye akması gerektiğini iyi bilmelidir. Benim şiire yaklaşımım ve dinamik şiirde oluşturmak istediğim temel, Pavese’in dünyaya yaklaşımı gibidir: “Dünyadan bir şey istemekten vazgeç, sana ne yapacağını bilemeyeceğin kadar çok şey verecektir dünya”. Dinamik şiirde birden çok şey vermek için yazılmaktadır. Tekrardan kaçar, sonlanması gereken her şeye yeni bir nokta koyar. Başka girizgâhlar edinir kendine. Aynı biçemin farklı bir tonunda hatta çok farklı bir renginde. Çünkü şiir aramaktır. Aradığını bulamamaktır. Yeniden aramaktır. Şairin ömrü yollarda geçer. Acı, hüzün ve keder üçgeninde molalar verip, yoluna devam eder.
Benim kendi adıma söylediğim genç şair genç şiir yazabiliyor mu? Da ki beklenti, genç şiirin dinamizmidir. Yazılabildiği iddiasıdır. Eskiyenleri atmak ya da yamalamak değildir amaç. Yenisini dikebilmeyi bilmektir. Farklı formlarda ve modellerde her insanın ruhuna oturabilecek şiir beklentisidir. Her rengi kullanmayı bilmektir. Renkler arası geçişleri ve renkleri karıştırarak yeni yapıları elde etmeyi becerebilmektir. Amaç toplumun doygunluğu değildir. Ama beslenme ve şiirdeki çıkış noktası hayat ve toplumsa, toplumun şiirsel açlığına yanıt bulmasını bilmek gerekmektedir. Bir şair gökkuşağındaki tüm renkleri bünyesinde barındırabilir. Çok çeşitlilikteki kasıt şairin şiirini tüketmemesidir. Dinamik şiir geleceğe kalmak için çabalar. Bünyesinde hep bir soru işareti barındırır. Bir çözümsüzlük ve bir çıkışsızlık içerir. Dil ve anlamda hep yeni olanı dener. Çünkü var olanı tekrarlamak ve tekrar olanı var etmeye çalışmak, değişik formlarda sunmak günlük edebiyatın beklentilerini karşılayabilir. Şiir şairinin geleceğe bırakacağı en büyük yengi olmalıdır.
Bunun için yazdığı şiir tümüyle kendini ele vermemelidir. Aksi taktirde okuyucu karşısında yenik düşecektir. Ancak şiir yenilmez. Buradan kasıt şiirde kapalılık değildir. Aksine şiirde açıklıktır. Ancak çok anlamlılığın ve çok çeşitliliğin getireceği farklılıklar şiirin çözümlenmesini hep erteleyecektir. Şiir duru olmalıdır. Ancak anlam, okudukça yeni bir girdaba meyil vermelidir. Çünkü her anafor yeni bir kimliğin şekillenmesi olacaktır şiirin bünyesinde. Bakınız Nietzsche ne diyor: “Şair olarak, bilmece çözücüsü olarak ve rastlantının kurtarıcısı olarak size geleceğe çalışmanızı ve mevcut olmuş olan her şeyi yaratarak selâmete ulaşmanızı öğretiyoruz.”
Dinamik şiir buluş öğesini şiir ve sözcük temelinde çok önemser. Şiire sürekli bir katkı ve sürekli bir çağrışımlar bombardımanı sağlamayı ilke edinir. Anlam örgüsünü, bütünlük yetisini ve imge tütsüsünü şiirde yakmayı unutmadan, en ince zekayı işlemeye gayret eder. Bu yüzden geniş bir perspektifi olan ve üzerinde çalışıldıkça kendini ele veren bir şiir ortaya koymaya çalışır.
Duyargaları sonuna kadar açılmış, toplumsal izlekleri içinde barındırmaktan korkmaz. Bir ressamın doğanının renklerini hassasiyetle işleyişini, bir heykel traşın her darbede yeni bir buluşa çığır açışını, bir sanatçının sesini çok çeşitli kullanışını, bir bahçıvanın gülü yeniden var etmek için budayışını kendine izlek edinir.
Sözünü İlhan Berk’in “Şiir duvarcının elinden düşürdüğü tuğlanın yere düşmesinde değildir/ havada asılı kalmasındadır” dizelerindeki yalvaçlığıyla, dinamik şiirde de neyi aradığını vurgulamak ister.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder