02 Kasım, 2007
güli ver // DENİZSUYU KASESİ /EYLÜL EKİM 2007
y
su ummuyordum dudaklarından
hiç öpülmemiş çeşmenin
seviyordum seli yordum
ellerimi yumuyordum iki kalp
yan yana konulmuş masada
birbirine bilenen iki asa
birbiri olmuş tek yasa
iki yer elması birbirinde gök arayan
birbirine kök
bekledim yaşını çeşmenin
kuru akan bakışını
birkaç kuş ve kuşku binlerce
sesimin sesinle dağılan uyuşukluğu
kalbimin kalbinle açılan buruşukluğu
ya
defosundan öptüm kumaşı karartan suskuyu
hiç görülmemiş ufosundan dünyayı
bir uzo birkaç yunan adası oturttum
kendini bekleyen sularıma
ben gelemedim sen gel dedim
bir yıldız yırtığıdır aşk cam kırığıdır
insanlardaki kesiklerini toplayan
bir pencerenin sağlam kanadına bakışıdır
kırılanı kendiyle bırakıp
kalanı kuşlara açışıdır
bir hattata el yazması gül sızması
bir dülgere neşe kokulu meşe
bir terziye desen bakışı
kendini hata yapışı insanın
yaşadıkça acılaşması bir kantatın
yar
duyargama saplı birer kama gözlerin
kırpıldıkça yalnızlığımı kırpan
çakılla yaşamasını kayısı bile öğrendi
armudun alnı olmuş yarıkları
dutun gövdesi kumları
yaşayamıyorum teninden çöreklenmiş kuşlarla
uykularda terinin ördüğü
koluna girmiş bir hasır sepetim
içimde büyüyen kirazları gör dedim
içimde büyüyen birazları çöz
yara
bak omuriliği eğri büyüyor mürver
halbuki omurundan öpülünce her ağaç güliver
mürvere keder yakıştığı doğru
ama sen dal dal baktıkça gövde su ister
gövde su
su ummuyordum dudaklarından
hiç öpülmemiş çeşmenin
seviyordum seli yordum
ellerimi yumuyordum iki kalp
yan yana konulmuş masada
birbirine bilenen iki asa
birbiri olmuş tek yasa
iki yer elması birbirinde gök arayan
birbirine kök
bekledim yaşını çeşmenin
kuru akan bakışını
birkaç kuş ve kuşku binlerce
sesimin sesinle dağılan uyuşukluğu
kalbimin kalbinle açılan buruşukluğu
ya
defosundan öptüm kumaşı karartan suskuyu
hiç görülmemiş ufosundan dünyayı
bir uzo birkaç yunan adası oturttum
kendini bekleyen sularıma
ben gelemedim sen gel dedim
bir yıldız yırtığıdır aşk cam kırığıdır
insanlardaki kesiklerini toplayan
bir pencerenin sağlam kanadına bakışıdır
kırılanı kendiyle bırakıp
kalanı kuşlara açışıdır
bir hattata el yazması gül sızması
bir dülgere neşe kokulu meşe
bir terziye desen bakışı
kendini hata yapışı insanın
yaşadıkça acılaşması bir kantatın
yar
duyargama saplı birer kama gözlerin
kırpıldıkça yalnızlığımı kırpan
çakılla yaşamasını kayısı bile öğrendi
armudun alnı olmuş yarıkları
dutun gövdesi kumları
yaşayamıyorum teninden çöreklenmiş kuşlarla
uykularda terinin ördüğü
koluna girmiş bir hasır sepetim
içimde büyüyen kirazları gör dedim
içimde büyüyen birazları çöz
yara
bak omuriliği eğri büyüyor mürver
halbuki omurundan öpülünce her ağaç güliver
mürvere keder yakıştığı doğru
ama sen dal dal baktıkça gövde su ister
gövde su
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder